Food Digitale dergisinde bundan sonra sizler için her ay farklı konularda bilgiler paylaşacağım. Bu ay sizlere taş hastalığı hakkında detaylı bilgiler vereceğim. Taş hastalığı, antik çağda Hipokrat zamanından beri bilinen ve toplum sağlığını yaygın şekilde etkileyen hastalıklardan biridir. Gelin, bu hastalığın detaylarını, nedenlerini, korunma yollarını, önlemek için yapılması gerekenleri birlikte ele alalım.
Son yıllarda tüm dünyada böbrek taşı hastalıklarının sıklığında artış yaşanıyor. Bunda, sağlıksız beslenme alışkanlıkları, günlük sıvı tüketiminin yetersiz olması, hareketsiz yaşam tarzı, fazla kilolar ve aşırı tuz tüketimi etkili oluyor. Ülkemizde dünyanın diğer ülkelerinden daha sık, yaklaşık 5-7 kişiden birinde taş hastalıkları görülüyor. Bu hastalığın, erkeklerde kadınlara oranla 2-3 kat daha sık görüldüğünü belirtebiliriz. Bir diğer önemli nokta ise hastalığın nüks etmesi oranındaki yüksekliktir. Bu hastalık hastaların %50' sinde 10 yıl içerisinde tekrar görülebiliyor.
Kapsamlı epidemiyolojik çalışmalar taş oluşumunda birçok etyolojik faktörün rol oynadığını göstermektedir. Bunlar; yaş, cinsiyet, genetik faktörler ve ailesel yatkınlık, coğrafya ve iklim şartları, diyet, sosyoekonomik faktörler gibi olgulardır. Böbrekler vücudumuzun filtre sistemi olarak çalışırlar ve genel sağlığımız üzerinde çok etkilidir. Günlük metabolizma sonucu oluşan ve vücuttan atılması gereken maddeleri (fazla su, sodyum, potasyum, üre, kreatin) atarken ayrıca kan basıncının dengede olmasını, kan hücrelerini olgunlaştıran hormon ile D vitamini sentezini, bazı hormonların kontrol altına alınmasını, kalsiyum fosfor dengesinin düzenlenmesini sağlarlar. Son ürünü olarak çıkan idrarın yoğunluğunun yüksek olması ile böbrek taşı oluşma riski artar. Yoğunluğu yüksek olan idrar içerisinde atılan tuzlar ve mineraller böbreklerin iç yüzeyinde tübül denilen ünitelerde zamanla taşa dönüşecek kristaller halinde çökeltiler oluştururlar ve kristaller birleşerek taş haline gelebilir. Böbrek taş hastalığı (Nefrolitiazis), idrarda yüksek seviyelerde kalsiyum (hiperkalsüri), okzalat (hiperokzalüri) veya ürik asit (hiperürikozüri) olduğunda ve bunlara ek olarak kristallerin birbirine yapışmasını engelleyen sitratın az miktarda bulunması ya da yetersiz sıvı alımına bağlı idrarın daha konsantre olduğu durumlarda ortaya çıkmaktadır. Taşların cinsinin doğru tanısı tedavinin etkinliği açısından oldukça önem taşır.
Böbrek taşı tipleri
Böbrek taşlarının yüzde 80’ini kalsiyum oksalat taşları, yüzde 10’unu strüvit taşları (magnezyum amonyum fosfat), yüzde 5-10’unu ürik asit taşları ve yüzde 1’ini sistin taşları oluşturuyor. Kalsiyum oksalat taşlarının en yaygın nedeni idrarla fazla kalsiyum atılmasıdır. İdrarda kalsiyumun artması, sitratın azalması, okzalatın artması, idrar miktarının azalması taş oluşumuna zemin hazırlar. Barsaktan kalsiyum emiliminin artması, artmış paratiroid hormon düzeyi ve böbrekten kalsiyum kaçağı olması idrar kalsiyumunu artırır. Geleneksel olarak hastalara uygulanan kalsiyum alımını kısıtlayıcı tedaviler, günümüzde yerini normal miktarlarda kalsiyum alımına bırakmıştır. Bunun nedenleri ise çeşitlidir; ilk olarak yapılan çalışmalarda, normal oranda kalsiyum alan kişilerde taş oluşumu düşük oranda kalsiyum alanlara göre anlamlı fark izlenmemiştir. Ayrıca azalmış kemik dansitesi olan hastalarda, kalsiyum kısıtlaması kemik kırıklarına yol açabilmektedir.
Magnezyum Amonyum Fosfat Taşları ise kronik üriner enfeksiyon durumunda sık olarak görülür. Bu taşlar bütün üriner taşların %10'unu oluşturur. Bu taşlar sıklıkla büyüktür ve tür taşların tedavisinde diyet tedavisi etkili olmamaktadır.
Ürik Asit Taşları, metabolizma faaliyetlerinin son ürünü olarak böbreklerden atılır ve sıklıkla erkeklerde rastlanılmasına rağmen, görülme sıklığı yaşla birlikte artar, coğrafi dağılıma göre değişkenlik gösterir. Hayvansal proteinlerden zengin diyetle beslenenlerde pürin dolayısıyla da ürik asit düzeyi yükselir.
Böbrek Taşı Nedenleri
Yukarda da belirttiğimiz üzere en önemli neden yanlış beslenme pratikleridir. Bunların yanında:
Böbrek Taşlarına Karşı Beslenme Önerileri
Böbrek taşlarının önlenmesinde günlük yaşam pratiklerinde yapılacak ufak değişimler çok etkili olmaktadır. Farklı taş tiplerine farklı reçeteler gerekebilse de bazı ufak hassasiyetler koruyucu olabilmektedir. Yapılması gerekenler ise şöyledir:
1.Kilo verin
Böbrek taşı oluşum riskini artıran en önemli faktörlerden biri kilo fazlası ve obezitedir. Bu nedenle kilo problemi yaşayan bireyler kişiye özel beslenme programları ve günlük egzersizler ile ideal kilo seviyelerine ulaşmalıdır. Ancak kilo verme amacı güderken başka sorunlara yol açabilecek sağlıksız diyetlerden özellikle de kilo vermeye yardımcı olduğu düşünülen yüksek protein diyetlerinden kaçınmak gerekir.
2.Vücudu sıvısız bırakmayın
Başta da belirttiğimiz üzere taş oluşumunu engellemenin en etkili yöntemlerinden birisi, bol su tüketimidir. Su, böbrekte taş oluşturan kimyasalların çözülmesini sağlar. İdrar açık sarı renkte ve kokusuz ise bu, vücudunuza yeterli miktarda su aldığınızı gösterir. Günlük olarak alınması gereken sıvı miktarı, kişiye ve iklime göre değişiklik gösterse de sıvı alımı günün her saatine yayılır ve her saat başı düzenli su içilirse, idrar miktarını artırarak kimyasalların böbrek taşına dönüşmeden çözülmesini ve idrarla atılmasını sağlar.
3.Protein içerikli besin tüketimini sınırlayın, lif içeriği yüksek olan besinler tüketin
Günlük yiyecekler çeşitli olmalıdır. Tek bir besinin fazla tüketiminden kaçınılmalı ve lif içeriği yüksek besinler tercih edilmelidir. Lifli gıdalar, besinlerin bağırsaktan geçiş sürecini kısaltır ve dolayısıyla oksalat emilimini azaltır. Et, tavuk, balık, yumurta gibi protein kaynakları ise vücutta ürik asit birikimine ve koruyucu görev yapan sitrat miktarını azaltarak taş oluşumunda artışa neden olur. Mutlaka günlük beslenme programında hayvansal ve bitkisel protein tüketiminde denge sağlanmalı, fazla tüketimden kaçınılmalıdır.
4.Taze sıkılmış meyve suları ve turunçgillerle dost olun
Böbreklerde taş oluşumunu azaltan et etkili gıdalar meyve ve sebzelerdir. Meyvelerin genel olarak taze veya kuru tüketilmeleri tavsiye edilmektedir. Aynı zamanda bol lif içeren sebze ve meyveler, oksalatın vücutta birikmesini önleyerek, bağırsak yoluyla dışarı atılmasını sağlar. Bununla birlikte sitrat içerikli meyveler, oksalat birikimini engellemek adına büyük fayda sağlamaktadır. Evde yapılan limonata ve taze sıkılmış portakal suyu, böbrek taşı oluşumunu engelleyecek içeceklerdir. Vücutta sitratın eksik olması taş oluşma riskini artırır. Sitrat, kalsiyum taşlarının oluştuğu kristallerin dışarı atılmasını engeller. Bu sayede böbrek taşı oluşma riski azaltılırken, olan taşların da küçülmesi sağlanır. Bu nedenle bu tür içeceklerin bolca tüketimi çok önemlidir.
Ayrıca C vitamini takviyesi kullanımına dikkat edilmelidir. Askorbik asit fazla alındığında, üriner oksalat atımı artabilir.
5.Kalsiyum ve D vitaminine mesafe koymayın
Her taş tipinin oluşum mekanizması farklıdır ve tüm taşları kalsiyum nedeni ile oluşuyor diye yorumlamak yanlış olur. Ayrıca besinlerle kalsiyum alımı düşük ise vücuttaki oksalat miktarı artar ve kalsiyum kemik başta olmak üzere diğer dokulardan temin edilir ki bu da çok önemli sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu durumu önlemek için beslenmenizde bol bol kalsiyum ve D vitamininden zengin besinlerle beslenmeye özen gösterin. Süt, yoğurt, çökelek, kuru baklagiller, koyu yeşil yapraklı sebzeler ve incir kalsiyum açısından zenginken; somon, sardalya, mezgit, yumurta sarısı ve peynir de D vitamininden zengindir. Ayrıca günde 15 dakika güneşlenmek de D vitamini seviyesini artırır.
6.Taş oluşumunu hızlandıran besinleri azaltın
Böbrekte taş oluşumu yönünden en riskli maddelerden biri de oksalattır. Oksalattan zengin besinlerin ( Çay, kahve ve alkol, domates, bamya, pancar, ıspanak, pazı, ısırgan otu, patates, fındık, fıstık, badem, susam, tahin, çikolata, dondurma vb.) böbrek taşlarını artırma ihtimali yüksektir. Bu nedenle günlük beslenmede oksalattan zengin besinlerin çıkartılması gerekir. Eğer oksalat içeren bir besini tüketiyorsanız mutlaka yanında kalsiyumdan zengin yoğurt/peynir gibi bir besinle birlikte yemeye özen gösterin. Bu durum oksalatın böbreklere ulaşmadan sindirim boyunca kalsiyuma bağlanmasına yardımcı olur.
7.Alkolden uzak durun
Vücudunuzu susuz bırakan her türlü yiyecek ve içecekten (alkol, aşırı miktarda günde 5-6 bardaktan fazla çay, kahve vb.) kaçının.
8.Tuz kullanımına dikkat edin
Vücutta yüksek miktarda sodyum bulunması, idrar yollarında kalsiyum taşlarının birikmesine neden olabilir. Tuzu hayatınızdan çıkartın demiyoruz ancak günde 6 gram, yaklaşık 1 silme çay kaşığından fazla tuz tüketilmemeli. Tuz alımı arttığında, böbrekler idrara daha fazla kalsiyum attıkları için böbrek taşı oluşumu riski artıyor. Bu nedenle yoğun miktarda sodyum içeren tuzlu kuruyemiş, salamura yiyecekler, pizza, hamburger gibi fast-food ürünleri, maden suyu ve soda tüketimine dikkat etmek gerekiyor. Araştırmalar, düzenli olarak fast-food tüketen çocuklarda böbrek taşı sorununun daha sık görüldüğünü ortaya koyuyor.
9.Kontrollerinizi aksatmayın
Böbrek fonksiyonlarını düzenli olarak kontrol ettirin. Risk faktörü oluşturan hastalıkların erken ve etkin tedavisini yaptırmayı ihmal etmeyin.
10.Sigaraya mesafe koyun
Hayatımızda birçok hastalığa davetiye çıkaran sigara, böbreklerin de en büyük düşmanlarından biri. Sigara içenler, kronik böbrek hastalığı riski taşıyanlar arasında yer aldığı unutulmamalı.