Son yıllarda Yunanistan, Türkler’in en çok tercih ettiği tatil rotalarının başında geliyor. Yurda her döndüğümüzde Yunanistan’ın güzelliğini ve tadı damağımızda kalan lezzetlerini çevremizle paylaşıyor, belki de onlara tatil rotası oluşturmaları konusunda ilham kaynağı oluyoruz.
Yatırımcılar bu ilginin farkında olacak ki son dönemde Yunan mutfağı ve eğlence kültürünün ön planda olduğu mekanlar Türkiye’de bir hayli artmış durumda. Bu mekanlardan biri de Rixos Tersane’nin en yenisi Mykorini.
Geçtiğimiz günlerde deneyimleme fırsatı bulduğum Mykorini’nin Brand Executive Şefi Dimitris Koumis ile bir araya gelerek merak ettiklerimi sordum. Sevgili Dimitris, seni tanıyabilir miyiz ?Ben Dimitris Koumis, Mykorini’nin executive şefiyim. Avrupa ve Orta Doğu’nun çeşitli yerlerindeki lüks otel ve restoranlarda 12 yılı aşkın deneyimim var.
Mykorini ile yolun nasıl kesişti?Bu tamamen şans eseri oldu. Suudi Arabistan’da 5 yıl geçirdikten sonra buradaki görevimi artık tamamladığımı hissettim. Bir meslektaşımla bu konuyu konuşurken kendisi beni yatırımcımız Mouhamad Hadla ile tanıştırdı. Projeyi dinledim ve kesinlikle içinde olmalıyım diyerek İstanbul’un yolunu tuttum. Artık bir İstanbullu olduğunu söyleyebiliriz. Daha önce yaşadığın şehirlerle kıyasladığında, bu şehrin enerjisini ve temposunu nasıl buluyorsun?
Kesinlikle bu şehrin havasını hissedebiliyorum, ona dünyanın başkenti demeleri asla tesadüf değil. Temposuyla ve enerjisiyle şimdiye kadar ziyaret ettiğim en güzel şehir. Son yıllarda Türklerin, Yunanistan’a ve mutfağına olan ilgisi bir hayli fazla. Bunu neye bağlıyorsunuz? Birbirimize her zaman yakınız, damak zevklerimiz de birbirine çok uyuyor. Birbirimizi çok iyi tanıyoruz, özellikle turizm konusunda çok iyi anlaşıyoruz, bu yüzden bunun doğal ve akışında bir durum olduğuna inanıyorum.
Mykorini için hayalini kurduğun bir Yunan restoranı diyebilir miyiz ?Kariyerimde hep ciddi ve gelecek vadeden projelerde yer almak istedim. Her zaman fikirlerimi ve zevkimi destekleyecek bir yer aradım. Bu proje için Mykorini’nin tüm planlarıma cevap verebileceğini söyleyebilirim. Soruya cevabım kesinlikle evet. Menüyü belirlerken neye göre hareket ettiniz ? Karar mekanizmanız ne oldu ?İlk kez konumumuzu gördüğüm anda büyülenmiş ve Mykorini’nin bir sahil beldesi ambiyansına sahip mekan olacağını anlamıştım. Bu büyüleyici atmosferin etkisiyle zaten gerisi kendiliğinden geldi.
Sunumlarınıza baktığımızda Yunan mutfağının modernize edilmiş bir versiyonunu görüyoruz. Neden böyle bir seçim yaptınız ?Her zaman gelişmemiz ve ilerlememiz gerektiğine inanıyorum, bu yüzden günümüzde yemeğin modernliği vazgeçilmezdir, tabii ki bunu yaparken köklerimizi ve damak tadımızı her zaman kucaklayarak.Tedarik zinciri nasıl işliyor ?
Burada bir zorluk var çünkü ürünlerin büyük bir kısmı Yunanistan’dan geliyor ama iyi bir koordinasyon ve yerel tedarikçilerin desteğiyle “Sexton Foods” bu zorluğu ortadan kaldırıyor. Türk ve Yunan mutfağı birçok benzerliğe sahip. Sence farklı olduğu noktalar neler? Bence yemek kültürleri birleştirir.
Mykorini'de kültürleri birleştirmeyi hedefliyoruz, bu yüzden bu cevabı yemeklerimizin arasında bulabilirsiniz.Türk mutfağında en çok hangi yemek damağınıza hitap ediyor? Ben kebap fikrini ve tadını çok sevdim, oradan ilham aldım ve deniz ürünleri lolipopunu yarattım. Kebap fikrinden yola çıkarak karides, midye ve siyah morina balığından oluşan bir deniz ürünleri kombinasyonu yarattım.
Cevabım kebap diyebilirim.Son olarak, Mykorini ile ilgili eklemek istediğiniz bir şey var mı?Mykorini, şehre eşsiz konsepti ve tüm ekibinin desteğiyle etki bırakmak için geldi, biz de İstanbul’un gastronomi haritasına bu markayı yerleştirmek için buradayız. Herkesi bekliyoruz.
Röportaj: Anıl Kurtuldu